İçerikler
Toggle6413 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DİSİPLİN MEVZUATINDA YAPILAN KRİTİK DEĞİŞİKLİKLER VE YARGI DENETİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
6413 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DİSİPLİN KANUNU’NDAKİ KRİTİK DEĞİŞİKLİK
7517 Sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 53’üncü maddesi ile 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun “Yargı Denetimi” başlıklı 43’üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
(1) Askerî öğrenciler ile erbaş ve erler hakkında verilen disiplin cezaları ile subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezaları hariç bu Kanunda yer alan disiplin cezalarına karşı iptal davası açılabilir. Subay, astsubay, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erler hakkında disiplin ceza sayısı veya puanı nedeniyle tesis edilen Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğin kesilmesi sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan davalarda yargı yolu kapalı olan disiplin cezalarının hukuka uygunluğu mahkemelerce denetlenebilir. Seferberlik ve savaş zamanında ise yüksek disiplin kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası hariç bu Kanunda yer alan diğer disiplin cezaları yargı denetimi dışındadır.
YARGI DENETİMİ
YUKARIDA BELİRTİLEN KANUN DEĞİŞİKLİĞİ GEREĞİNCE 6413 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DİSİPLİN KANUNU UYARINCA PERSONELE UYGULANABİLİR OLAN UYARMA, KINAMA VE HİZMETE KISMİ SÜRELİ DEVAM DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGI YOLU KAPATILMIŞ; ANCAK BU CEZALAR NETİCESİNDE CEZA SAYISI VE DİSİPLİN CEZA PUANI DOLMASI NEDENİYLE MESLEK İLE İLİŞİĞİ KESİLECEK OLANLARIN AÇACAĞI DAVALARDA MAHKEME TARAFINDAN YARGI YOLU KAPALI OLAN DİSİPLİN CEZALARININ DA DENETLENEBİLECEĞİ HÜKME BAĞLANMIŞTIR.

UYARMA, KINAMA VE HİZMETE KISMİ SÜRELİ DEVAM CEZALARI
6413 sayılı Kanun, askerî hâkimler hariç subaylar, astsubaylar, uzman erbaşlar, sözleşmeli erbaş ve erler, erbaş ve erler ile askerî öğrenciler hakkında uygulanacak disiplin hukukunu düzenlemektedir. Anılan Kanun’un 11. maddesine göre bu askerî kişilere verilebilecek disiplin cezaları ağırlık derecesine göre uyarma, kınama, hizmete kısmi süreli devam, aylıktan kesme, hizmet yerini terk etmeme, oda hapsi ve Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezalarıdır. Uyarma, kınama, hizmete kısmi süreli devam ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; hizmet yerini terk etmeme ve oda hapsi cezaları disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından; Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası yüksek disiplin kurulları tarafından verilmektedir.
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 41. maddesine göre disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarına karşı, cezanın tebliğ edilmesinden itibaren iki iş günü içinde bir üst disiplin amirine yazılı olarak itiraz edilebilir. Süresi içinde itiraz edilmez ise ceza kesinleşir. İtiraz haklı görülürse, itirazı inceleyen üst disiplin amiri verilen cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilir. İtiraz haklı görülmez ise reddedilir. Karar, itiraz edene tebliğ edilerek kesinleşir.
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 12. maddesine göre de uyarma cezası personele görevinin icrasında veya hâl ve hareketlerinde daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesi, hizmete kısmi süreli devam cezası ise disiplin cezası verilen personele mesai sonrasında günde üç saati ve herhâlde saat 24.00’ı geçmeyecek şekilde, kadro görevinde veya kadro görevi dışında statüsüne uygun askerî hizmetlerin yaptırılmasıdır.
Uyarma cezasını gerektiren disiplinsizlikler 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 15. maddesinde sayılmıştır. Buna göre uyarma cezasını gerektiren disiplinsizlikler; emri mütalaa etmek, görevde kayıtsızlık, hizmet dışındayken amir veya üste saygısızlık, mesai çizelgesine uymamak, kılık ve kıyafeti bozuk olmak, usulsüz müracaat veya şikâyette bulunmak, israf etmek, saygısız davranmak, başkalarını kötülemek, askerî nezaket kurallarına uymamak, hizmet haricinde yalan söylemek, selamlama yapmamak, zamana riayet etmemek, mesai dışında aşırı alkol kullanmak, görev dönüşü tekmil vermemek, kişisel ve çevre temizliğine dikkat etmemek, kendini geliştirmede yetersiz kalmaktır.
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 17. maddesi uyarınca hizmete kısmi süreli devam cezasını gerektiren disiplinsizlikler ise üste saygısızlık, görev yerini izinsiz terk etmek, hastaymış gibi davranmak veya hastalığını abartmak, mesleğin onur ve vakarına yakışmayan davranışlarda bulunmak, gizli olmayan ancak açıklanmaması gereken bilgileri açıklamaktır.
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 20. maddesinin (f) bendinde disiplini bozucu tavır ve davranışlarda bulunmayı alışkanlık hâline getirmek veya aldığı disiplin cezalarına rağmen ıslah olmamak Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizliklerden sayılmıştır.
YARGI DENETİMİNE KAPALI OLAN CEZALARIN ETKİLERİ
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 21. maddesinde de, en son alınan disiplin cezasının kesinleştiği tarihten geriye doğru son bir yıl içinde on sekiz disiplin cezası puanı veya en az iki farklı disiplin amirinden toplam on iki defa veya daha fazla disiplin cezası almak; en son alınan disiplin cezasının kesinleştiği tarihten geriye doğru son beş yıl içinde otuz beş disiplin cezası puanı veya en az iki farklı disiplin amirinden toplam yirmi beş defa veya daha fazla disiplin cezası almak sözleşmeli subay ve astsubaylar hariç subaylar ve astsubaylar açısından disiplin ceza puanına bağlı olarak ayırma sebebi sayılmıştır.
SUBAY, ASTSUBAY VE DİĞER PERSONEL ÜZERİNDEKİ ETKİLER DİSİPLİN CEZA PUANLARI VE TSK’DAN İLİŞKİNİN KESİLMESİ
Bununla birlikte, disiplin ceza puanına bağlı olarak ayırma cezası verilmesi talebiyle gelen dosyaların incelenmesi sonucunda yüksek disiplin kurulunca cezaların usulüne uygun verilmediğine veya ceza tayininde objektiflikten uzaklaşıldığına kanaat getirilirse verilen cezaların tamamının veya bir kısmının kaldırılmasına yahut personelin görev yerinin değiştirilmesine ve durumunun bir yıllık deneme süresi sonunda yeniden incelenmesine karar verilir.
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunun 30. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre disiplin cezaları ve diğer idari yaptırımlar, nitelik ve niceliklerine uygun olarak personel hakkında yapılacak sicil, terfi, atama, ayırma, ilişik kesme, sözleşme feshi, özellikli görevlere seçim ve benzeri idari işlemlerde göz önünde bulundurulur.
10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 6. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde de disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamayacağı sıralı amirlerinin her türlü bilgi ve belgeye dayanarak düzenleyeceği nitelik belgesi ile anlaşılmak, son bir yıl içinde toplamda otuz gün ve daha fazla hizmet yerini terk etmeme cezasına mahkûm olmak ya da en az iki disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası almak sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin süresinin bitiminden önce feshi sebepleri arasında sayılmıştır.
Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21).
Kurallar; subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma Kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına karşı dava açılamayacağını öngörmek suretiyle anılan asker kişilerin mahkemeye erişim hakkını sınırlamaktadır.
Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
Bu kapsamda hak arama özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
Esasen temel hak ve özgürlükleri sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın ikinci maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
Kurallarda kimler hakkında verilen, hangi tür disiplin cezalarına karşı dava açılamayacağı herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralların belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 36. maddesinde hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da o hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Öte yandan Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebilir (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 24).
Anayasa’nın 129. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında “Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. / Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.” hükümleri yer almaktadır.
Kuralların yer aldığı maddenin ilk hâlinin “Anayasanın 129 uncu maddesi uyarınca, Silahlı Kuvvetler mensupları hakkındaki disiplin cezalarının yargı denetimi dışında bırakılması mümkündür. Bu doğrultuda bugüne kadar Silahlı Kuvvetler mensupları hakkındaki disiplin cezaları yargı denetimi dışında bırakılmıştır. Kanunla kısmen, ağır nitelikteki disiplin cezalarının yargı denetimine açılmasına imkân sağlanmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin mevcudu, disiplin tesisinin önemi, disiplinsizliklerin ve disiplin cezalarının mahiyeti gibi hususlar göz önüne alınarak tüm disiplin cezalarına karşı yargı yolunun açık olması sistemi tercih edilmemiştir. Zira bu tür bir sistemin, disipline ciddi zararlar verebileceği değerlendirilmektedir” şeklindeki gerekçesinden kuralların Anayasa’nın 129. maddesinde kanun koyucuya verilmiş olan takdir yetkisine göre TSK açısından disiplinin tesisi amacıyla öngörüldüğü ve anayasal anlamda meşru bir amaca sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda kuralların ölçülülük ilkesine uygunluk yönünden incelenmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
Uyarma ve Kınama ve Hizmete Kısmi Süreli Devam cezalarına karşı yargı yolunun kapatılması suretiyle bu tür disiplin cezalarının etkinliğinin artırılacağı gözetildiğinde kuralların TSK’da disiplini sağlama amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.
BUNA KARŞILIK DİSİPLİNİ BOZUCU TAVIR VE DAVRANIŞLARDA BULUNMAYI ALIŞKANLIK HÂLİNE GETİRMEK VEYA ALDIĞI DİSİPLİN CEZALARINA RAĞMEN ISLAH OLMAMAK TSK’DAN AYIRMA CEZASINI GEREKTİREN DİSİPLİNSİZLİKLERDEN SAYILMAKTADIR. Sözleşmeli subay ve astsubaylar hariç subay ve astsubaylar açısından da belirli süreler içinde alınan disiplin cezaları belirli bir puana ulaştığında, bu durum TSK’dan ayırma sebebi olarak kabul edilmektedir. Sözleşmeli erbaş ve erler açısından ise en son alınan disiplin cezasından geriye doğru son bir yıl içinde en az iki disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası alma hâli sözleşmenin süresinin bitiminden önce feshi sebebi olabilmektedir.
SİCİL, TERFİ VE ATAMA ÜZERİNDEKİ ETKİLER
BU NEDENLE YARGI YOLU KAPALI OLAN UYARMA, KINAMA VE HİZMETE KISMİ SÜRELİ DEVAM CEZALARI SÖZ KONUSU ASKERÎ PERSONELİN SİCİL, TERFİ, ATAMA, AYIRMA, ÖZELLİKLİ GÖREVLERE SEÇİM, SONRAKİ SÜREÇTE İŞLEYEBİLECEĞİ DİSİPLİN SUÇLARINDA AMİRİN BİR ÜST DİSİPLİN CEZASININ VERİLMESİ YÖNÜNDEKİ TAKDİR HAKKINI VE BENZERİ İDARİ İŞLEMLERDE HAKKINDA OLUMSUZ KANAATE VARILMASINA VEYAHUT TSK’DAN AYRILMALARINA, SÖZLEŞMELERİNİN FESHİNE YOL AÇABİLMEKTEDİR.
7517 SAYILI TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNUN 53’ÜNCÜ MADDESİ İLE EKLENEN “SUBAY, ASTSUBAY, UZMAN ERBAŞ VE SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ERLER HAKKINDA DİSİPLİN CEZA SAYISI VEYA PUANI NEDENİYLE TESİS EDİLEN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN İLİŞİĞİN KESİLMESİ SONUCUNU DOĞURAN İŞLEMLERE KARŞI AÇILAN DAVALARDA YARGI YOLU KAPALI OLAN DİSİPLİN CEZALARININ HUKUKA UYGUNLUĞU MAHKEMELERCE DENETLENEBİLİR.” HÜKMÜ GEREĞİNCE TSK’DAN AYIRMA YA DA SÖZLEŞMENİN FESHİ İŞLEMLERİNE KARŞI DAVA AÇILABİLSE DE BU İŞLEMLERİN DAYANAĞI OLAN UYARMA, KINAMA VE HİZMETE KISMİ SÜRELİ DEVAM CEZALARINA KARŞI YARGI YOLUNUN KAPALI OLMASI NEDENİYLE GEREK İTİRAZ EDİLMEKSİZİN GEREKSE İTİRAZ AŞAMASINDAN GEÇEREK KESİNLEŞEN SÖZ KONUSU DİSİPLİN CEZALARI YARGISAL DENETİME TABİ TUTULMADIĞINDAN, BU İŞLEMLER DAYANAK ALINARAK GERÇEKLEŞTİRİLECEK ASKERÎ PERSONELİN SİCİL, TERFİ, ATAMA, AYIRMA, ÖZELLİKLİ GÖREVLERE SEÇİM, SONRAKİ SÜREÇTE İŞLEYEBİLECEĞİ DİSİPLİN SUÇLARINDA AMİRİN BİR ÜST DİSİPLİN CEZASININ VERİLMESİ YÖNÜNDEKİ TAKDİR HAKKINI VE BENZERİ İDARİ İŞLEMLERDE HAKKINDA OLUMSUZ KANAATE VARILMASINA YÖNELİK GİDİLECEK YARGISAL DENETİM ŞEKLÎ BİR HÂLE GELECEKTİR.
DANIŞTAY KARARLARI VE YARGISAL DENETİM
BAŞKA BİR DEYİŞLE PERSONELİN ÖZLÜK DOSYASINA İŞLENECEK OLAN UYARMA, KINAMA VE HİZMETE KISMİ SÜRELİ DEVAM CEZALARINA KONU FİİLLERİN DİSİPLİN CEZASINI GEREKTİRİP GEREKTİRMEDİĞİNİN YARGISAL DENETİME KAPATILMASI NEDENİYLE; DAHA SONRALARI PERSONEL HAKKINDA AMİR VE KOMUTANLARI TARAFINDAN TESİS EDİLECEK SİCİL, TERFİ, ATAMA, AYIRMA, ÖZELLİKLİ GÖREVLERE SEÇİM VE BENZERİ İDARİ İŞLEMLERE ETKİSİ KAÇINILMAZ OLUP, SADECE PERSONELİN ASKERLİK MESLEĞİ İLE İLİŞİĞİNİN KESİLMESİ DURUMUNDA AÇILACAK DAVALARDA YARGI YOLUNUN KAPALI TUTULDUĞU İDARİ İŞLEMLERİN İNCELENMESİ ASKER KİŞİLERE AŞIRI BİR KÜLFET YÜKLEMEKTE VE DİSİPLİNİN TESİSİ ŞEKLİNDEKİ KAMU YARARI İLE HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ ARASINDA GÖZETİLMESİ GEREKEN ADİL DENGEYİ BOZMAKTADIR.
KAMU YARARI VE HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ ARASINDAKİ DENGE
Personelin özlük dosyasında yer edinen ve yargı yolu kapalı olması nedeniyle denetlenemeyen Uyarma, Kınama ve Hizmete Kısmi Süreli Devam cezaları dayanak gösterilerek eğer personel hakkında olumsuz bir Sicil, Terfi, Atama, Ayırma, Özellikli Görevlere Seçim ve benzeri İdari İşlemlere Sebep Olması Halinde; Sicil, Terfi, Atama, Ayırma, Özellikli Görevlere Seçim ve benzeri İdari İşlemlerin yargısal denetiminin Danıştay 11. Dairesi E:2005/2069 K:2007/9757 sayılı ilamına göre yapılacağı görüşündeyiz. Danıştay ilamında belirtildiği şekliyle: “Bir idari işlemin ‘sebep unsuru’, idari işlemin tesisinin dayanağı olan ve mevzuatta önceden belirlenen ve idareyi o işlemi tesis etmeye iten maddi ve hukuki sebepler olup, hukuki sebeplerin başında idari işlemler gelmektedir. Yine idari davaya konu edilebilecek nitelikte bir işlem olan birinci işleme karşı süresinde dava açılmayan durumlarda da ikinci işlemin hukuki denetimi yapılırken, bu ikinci işlemin sebep unsurunu teşkil eden birinci işlem hakkında hüküm tesis edilmeksizin, sebep unsuru olarak hukukilik denetimine tabi tutulması gerekmektedir.” (Danıştay On Birinci Dairesi E: 2005/2069 K: 2007/9757)