Konya Limited Şirket Avukatı

Konya Limited Şirketlerinde On Kritik Hukuki Sorun ve Proaktif Çözüm Rehberi

Limited şirketlerde ortaklar arası ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıklar, şirketin uzun vadeli başarısı ve kurumsal itibarı açısından kilit öneme sahiptir. İlk üç başlık olan “Ortaklar Arası Güven Sorunu ve Şeffaflık Eksikliği”, “Kâr Paylaşımında Anlaşmazlıklar” ve “Hisse Devir Sürecinin Yönetilememesi” ayrıntılı olarak ele alınacak; her birinde hem pratik çözüm yolları hem de Yargıtay kararları ışığında hukuki altyapı irdelenecektir. Bu analiz, şirket ortaklarının yönetişim süreçlerini güçlendirmelerine ve çıkabilecek ihtilafları baştan engellemelerine destek olacaktır.

1. Ortaklar Arası Güven Sorunu ve Şeffaflık Eksikliği

Ortaklar arası güvenin zedelenmesi, Limited şirketlerin en sık karşılaştığı hukuki problemlerin başında gelir. Şeffaflık eksikliği, genellikle finansal tabloların zamanında veya doğru şekilde paylaşılmaması, önemli iş kararlarının arka planda alınması ve diğer ortakların sürece dahil edilmemesi gibi şekillerde tezahür eder. Bu durum hem şirket içi çatışmaları derinleştirir hem de dış paydaşların örneğin müşteri, tedarikçi ve finansal kuruluşların şirkete olan güvenini sarsar.

Yargıtay da benzer kararlarında, bir ortağın şirket faaliyetleri hakkında makul bilgi talep etme hakkının engellenmesini haksız fiil kapsamında değerlendirerek, şeffaflık ihlallerinin tazminat veya iptal davası zemini oluşturabileceğini belirtmiştir. TTK m. 614 uyarınca her ortak, müdürlerden şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir; bu hakkın kısıtlanması hukuka aykırıdır. Ayrıca, bilgi alma ve inceleme taleplerinin ortak genel kurulda karara bağlanması mümkün olduğu gibi, genel kurulun haksız engellemesi üzerine mahkemeye başvurma imkânı da mevcuttur.

Çözüm için önerilen tedbirler arasında, ortaklar kurulu toplantılarının elektronik ortamda düzenlenmesi, imza sirkülerinde açık yetki dağılımı yapılması ve düzenli aralıklarla bağımsız denetçi raporlarına başvurulması yer alır. Dijital defter ve belge yönetim sistemleri kullanılarak her ortağın veriye eşit erişimi sağlanmalı; kara kutu uygulamalarından uzak durulmalıdır. Böylelikle, kurum içi kredibilite güçlenir, gereksiz yargı süreçlerinin önüne geçilir ve şirketin itibarı korunur.

Hanka Whatsapp
ASTASAK adaylık, SUTASAK ve ASTASAK güvenlik soruşturması ile ASTASAK idari dava süreci hakkında bilinmesi gereken tüm detaylara göz atın

2. Kâr Paylaşımında Anlaşmazlıklar

Ortaklar arasında kâr payı dağılımına ilişkin sorunlar hem sözleşmeye dayalı beklentiler hem de fiili şirket içi düzenlemeler arasındaki farklardan kaynaklanır. Bir ortak “Ben daha çok çalıştım, neden daha fazla kâr payı almadım?” sorunsalıyla dava açabilir; diğer yandan, diğer ortak “Neden kâr dağıtımı yapılmadı?” itirazını gündeme getirebilir. Bu tür anlaşmazlıklarda, TTK m. 495 ve şirket ana sözleşmesi hükümleri uyumlu şekilde uygulanmadığında, mahkemeler kâr dağıtımının iptali veya yeni bir dağıtım planı oluşturulmasını hükmedebilir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2019/3245, K. 2020/1138 sayılı kararında, şirket sözleşmesinde belirtilen dağıtım oranlarının somut durumla açıkça bağdaşmaması halinde, hakim tarafından eşitlik ilkesine dayanarak adil kâr payı düzenlemesi yapılabileceğini vurgulamıştır. Ayrıca, müdür sıfatıyla görev yapan ortaklara maaş bağlanarak net kâr üzerinden dağıtım yapılması ve ayrıca sözleşmede “ek çalışma karşılığı prim” gibi özel düzenlemelere yer verilmesi, ihtilaf riskini azaltır.

Pratikte, net kârın belirlenmesi aşamasında vergi sonrası sonuç üzerinden hareket edilmeli; finansal tablolarda agresif muhasebe uygulamalarından kaçınarak gerçek kârlılık ortaya konmalıdır. Ortaklar, sözleşmede kâr dağıtım tarihlerini, oranlarını ve ek prim hususlarını açıkça tanımlamalı; bu hükümlerin ihlali halinde uygulanacak yaptırımlar (gecikme faizi, tazminat vb.) netleştirilmelidir. Düzenli denetim mekanizmaları, içeride oluşabilecek anlaşmazlıkları baştan önler ve yargı masraflarını en aza indirir.

3. Hisse Devir Sürecinin Yönetilememesi

Limited şirketlerde hisse devri, TTK m. 595 vd. kapsamında düzenlenmiştir; ancak pratikte ana sözleşmede gerekli takip ve onay prosedürleri oluşturulmadığı için sürpriz devirlerle karşılaşılabilmektedir. Ortaklardan biri payını üçüncü bir kişiye devretmek istediğinde, diğer ortakların onay hakkını nasıl kullanacağı, devrin hangi şartlarda geçerli olacağı ve devir sonrası vergi-SGK yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirileceği çoğunlukla belirsiz kalır.

Yargıtay’ın pay devri ile ilgili içtihat birleştirme kararına göre, “Pay devri, gerçeğe aykırı veya himmet amacıyla yapıldıysa geçersiz sayılabilir; devredilen pay nedeniyle oluşan borçlardan devralan ortak da sorumlu tutulur” hükmü getirilmiştir. Ayrıca, 6183 sayılı Kanun’a göre kamu borçlarından sorumluluk bakımından devralan ve devreden ortak arasında müteselsil sorumluluk doğar; bu nedenle hisse devri öncesi detaylı uzman incelemesi şarttır.

Önerilen önlemler arasında, ana sözleşmeye “Devir bildiriminin noter kanalıyla yapılması”, “Diğer ortakların onay süresi en fazla 30 gün” gibi açık süre-usul hükümleri eklenmesi ve devrin tescilinden önce değerleme raporu hazırlanması yer alır. Ayrıca, devir sonrası yeni ortağın risk değerlendirmesini yapmak için “Alacaklı beyanı” alınmalı, şirketle alacaklılar arasında doğabilecek ihtilaflara karşı teminat mekanizmaları oluşturulmalıdır. Böylece devir süreci hem hızlı hem de hukuken sağlam temellere oturtulmuş olur.

Makalenin devamı, 4. “Karar Alamama: %50 – %50 Ortaklık Kilidi” başlığıyla sonraki bölümde yer alacaktır.

Önerilen Başlık:

Konya Limited Şirketlerinde Sık Karşılaşılan Hukuki Sorunlar ve Proaktif Çözüm Yolları

Aşağıdaki bölümlerde, limited şirketlerin karşılaştığı arabaşı altı temel hukuki sorun %50 – %50 ortaklık kilidi, ayrılmak isteyen ortağın süreci, bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmesi, ortakların haklı sebeple çıkarılması, genel kurul kararlarının iptali/hükümsüzlüğü ve ortakların borçlardan sorumluluğu derinlemesine irdelenecektir. Her bölümde hem Yargıtay içtihatları hem de uygulamadaki pratik önlemler ele alınacaktır. Son olarak “Konya Limited Şirket Danışmanlığı” başlığı altında, bu sorunların en başından profesyonel hukuki destekle nasıl önlenebileceği, avukat gözetiminin şirketin büyüme ve uluslararası işlemlerine getirdiği avantajlar ve ekonomik faydalar vurgulanacaktır.

4. Karar Alamama: %50 – %50 Ortaklık Kilidi

Limited şirketlerde eşit pay dağılımı (%50–%50), şirket yönetim organlarının (genel kurul, müdürler kurulu) toplanamaması ve karar alamaması riskini doğurur. Yargıtay, bu durumu “organ yokluğu” veya “organ eksikliği” kapsamında değerlendirerek şirketin feshi yoluna gidebileceğini kabul etmiştir. Örneğin, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, iki eşit pay sahibi ortak arasındaki görüş ayrılığı nedeniyle genel kurulun toplanamamasını organ yokluğu saymış ve fesih talebini onamıştır.

Bu tür kilitlenmelerde mahkemeler, TTK m. 530 kapsamındaki fesih davası haklarını kullanır; ancak dava süreci uzun ve maliyetlidir. Pratik önlemler olarak;

  • Ortaklık Sözleşmesinde Çözüm Mekanizmaları: Hakemli karar alma, oy fazlalığı öngören ek oy hakları veya idari oy kullanma usulleri tanımlanmalı.
  • Üçüncü Taraf Davetleri: Bağımsız müdür atama veya danışmanlık kurulu oluşturma yoluyla eşitlikten kaynaklanan tıkanıklık azaltılabilir.
  • Geri Alım ve Opsiyon Hükümleri: Belirli süreli bekleme veya ön alım hakkı düzenlemeleriyle pay devri, tıkanıklığın önüne geçecek şekilde kanalize edilebilir.

Bu tedbirler, mahkemeye gitmeden önce uygulamaya geçirildiğinde hem zaman hem de maliyet tasarrufu sağlar.

5. Ortaklıktan Ayrılmak İsteyen Ortağın Süreci Belirsizliği

TTK m. 638/2’ye göre “haklı sebeple ortaklıktan çıkma”, mahkeme kararıyla mümkündür; ancak uygulamada, hangi hallerin haklı sebep sayılacağı, tazminatın nasıl belirleneceği, çıkış prosedürünün hangi sürelerle işleyeceği belirsiz kalabilmektedir. Bunun sonucu olarak, ayrılmak isteyen ortak ve şirket arasında değerleme, ödeme vadeleri ve temerrüt riskleri tartışmalı hâle gelir.

Emsal kararlar, haklı nedenler arasında sağlık sorunları, kişisel anlaşmazlıklar, şirketin amacının değişmesi veya ağır finansal yükümlülüklerin ortaya çıkması gibi somut hallerin varlığını koşul kılmıştır. Çözüm önerileri:

  • Detaylı Sözleşme Hükümleri: Hangi hallerin haklı sebeple çıkış doğuracağı, ayrılma akçesinin hesaplama yöntemi ve ödeme süreleri açıkça yazılmalı.
  • Bağımsız Değerleme Raporu: Hisselerin güncel piyasa değerinin belirlenmesi için lisanslı değerleme uzmanı raporu şart koşulmalı.
  • Uzlaşı ve Arabuluculuk: Mahkeme sürecine girmeden önce, tahkim veya arabuluculuk yoluyla taraflar arasında hızlı uzlaşı sağlanmalı.

Bu adımlar, belirsizlikten doğacak uzun yargı süreçlerini ve ek mali yükleri önler.

6. Bilgi Alma ve İnceleme Hakkının Engellenmesi

TTK m. 614, her ortağa “şirket işleri ve hesapları hakkında bilgi isteme ve inceleme yapma” hakkı tanır; ancak müdürlerin, ortakların bu hakkını şirketin zararına kullanma endişesiyle bilgi taleplerini reddetmesi yaygındır. Engellemeye uğrayan ortak, genel kurulda taleplerini gündeme taşıyabilir veya doğrudan mahkemeye başvurabilir.

Engellemeyi önlemek için:

  • Dijital Raporlama Sistemleri: Hesap ve faaliyet raporlarının tüm ortaklara eş zamanlı sunulduğu bulut tabanlı paneller geliştirilmeli.
  • Bağımsız Denetim Mekanizması: Düzenli periyotlarla atanan bağımsız denetçiler, finansal tabloları onayladıktan sonra rapor sunmalı.
  • Genel Kurul Gündem Maddeleri: Bilgi talepleri ve inceleme yetkisi, yıllık olağan genel kurul gündemlerinde otomatik madde olarak yer almalı.

Bu yapı hem şeffaflığı sağlar hem de olası ihtilafları baştan önler.

7. Ortakların Haklı Sebeple Çıkarılması

TTK m. 621/1-h uyarınca, haklı sebeplerin varlığında ortakların şirketten çıkarılması mümkündür; ancak %50–%50 ortaklıklarda gerekli nitelikli çoğunluk kararı alınamaması sık rastlanan bir sorundur. Yargıtay, bu durumda ortakların “şirketin haklı sebeple feshi” yoluyla sorunu aşabileceğini kabul etmiştir; hâkim, şirkete fesih yerine çıkarma kararı da verebilmektedir.

Uygulamada tavsiye edilen adımlar:

  • Şirket Kararı Önkoşulu: Çıkarma davası açmadan önce, genel kurulda TTK m. 621/1-h uyarınca nitelikli çoğunlukla çıkarma kararı almak dava şartı sayılır; bu kararı sağlamak için vekâlet çoğunlukları önceden belirlenmeli.
  • Alternatif Çözümler: Şirket feshi yerine, ayrılma akçesi ödenmesi veya üçüncü bir ortağın alımı gibi alternatif hükümler sözleşmede yer almalı.
  • Mahkeme Öncesi Uzlaşı: Haklı sebeple fesih ve çıkarma davaları uzun ve karmaşıktır; öncelikle tahkim veya arabuluculuk kanalıyla uzlaşı aramak, süreçleri hızlandırır.

Bu önlemler, ortaklar arasında çıkma süreçlerini hukuki ve psikolojik olarak daha yönetilebilir kılar.

8. Genel Kurul Kararlarının İptali ve Hükümsüzlüğü

TTK m. 622 uyarınca anonim şirket genel kurul kararlarının iptali/butlanı hükümleri, kıyas yoluyla Limited şirketlere de uygulanır; dürüstlük kuralına aykırılık ise iptal sebebidir. Örneğin, kanuna veya esas sözleşmeye aykırı kararlar, azınlık haklarını ihlal eden işlemler veya bilgi alma haklarını engelleyen kararlar iptal davası konusu olabilir.

  • Dava Süresi ve Yer: Karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvuru yapılmalı.
  • Dava Ehliyeti: Bizzat pay sahibi olmayan veya menfaati doğrudan zedelenmeyen ortaklar da dürüstlük kuralına aykırılık iddiasıyla iptal davası açabilir.
  • İptal Sonrası Etkiler: İptal kesinleşinceye kadar karar geçerli sayılır; kesinleşme sonrası tüm paydaşlara geri dönük etkisi olur.

Bu çerçevede, genel kurul kararlarını hazırlarken hem hukuka hem de iç düzenlemelere tam uyum sağlanması, iptal riskini asgariye indirir.

9. Şirket Borçlarından Ortakların Sorumluluğu

TTK’ya göre limited şirket ortakları, şirket borçlarından sadece taahhüt ettikleri sermaye payları oranında sorumludur; ancak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu m. 35/2 gereğince, şirketten tahsil edilemeyen kamu alacakları için ortaklar müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulabilir.

  • Sorumluluk Koşulları: Geçerli bir pay devri işleminin gerçekleşmesi ve pay devri öncesine ait kamu alacağının tahsiline imkân kalmaması şart.
  • Rücu İmkânı: Borcu ödeyen ortak, devreden ortağa karşı rücu davası açabilir.
  • Önleyici Tedbirler: Pay devri öncesi şirketin mali borç durumu şeffaf şekilde raporlanmalı, alacaklı beyanları ve teminat mektupları alınmalıdır.

Bu düzenlemeler, ortakların kişisel malvarlığını koruyacak şekilde sermaye taahhüdüne bağlı sorumluluğu sınırlar.

10. Konya Limited Şirket Danışmanlığı

Konya merkezli işletmeler için yukarıda ele aldığımız sorunların önlenmesi ve çözümlenmesi adına avukat danışmanlığının önemi devasa boyutlardadır. Uzman bir avukat:

  • Proaktif Uyarı ve Önleyici Hukuk: Olası uyuşmazlıkları önceden tespit ederek, sözleşme ve iç düzenlemeleri şirketin hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlar. Bu, yargı masraflarını engelleyerek ekonomik tasarruf sağlar.
  • Bağımsız Denetim ve Şeffaflık: Finansal raporlama süreçlerini yönlendirerek, şeffaflığı artırır ve yatırımcı-tedarikçi güvenini güçlendirir.

Ceza hukuku ve konularında profesyonel destek almak isterseniz. Konya ceza avukatı sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.