DEVLETİN KÖTÜ MUAMELE NEDENİYLE TAZMİN SORUMLULUĞU: HUKUKİ VE ANAYASAL ÇERÇEVE
Anayasa’nın 17. Maddesi Kapsamında Kötü Muamele Yasağı ve Etkili Soruşturma Yükümlülüğü:
Anayasa’nın 17. maddesinin ilk fıkrası uyarınca, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı bulunmaktadır. Bu hak, insan onurunun korunmasına yönelik temel bir anayasal güvencedir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise işkence ve eziyet yasağı düzenlenmiş; kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulmaları açıkça yasaklanmıştır. Bu düzenleme, insan onurunun dokunulmazlığına dayalı olarak oluşturulmuş olup, Anayasa’nın 15. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde, savaş, seferberlik veya olağanüstü hâl gibi durumlarda dahi bu yasağa istisna getirilemeyeceği ve yasağın mutlak nitelik taşıdığı açıktır.
Bununla birlikte, her tür olumsuz muamele mutlak olarak bu yasağın kapsamında değerlendirilmemektedir. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan işkence, eziyet veya onur kırıcı muamele yasağı kapsamında değerlendirilebilmesi için, asgari bir ağırlık düzeyine ulaşması gerekmektedir. Bu ağırlık düzeyi somut olayın şartlarına göre değişkenlik göstermekte olup, muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri, mağdurun yaşı, cinsiyeti ve sağlık durumu gibi unsurlar dikkate alınarak belirlenmektedir. Ayrıca muamelenin yapıldığı ortam, olayın meydana geldiği atmosfer, uygulamanın kasıtlı olup olmadığı ve uygulamanın amacı da değerlendirmede dikkate alınması gereken faktörlerdendir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014; Ali Rıza Özer ve diğerleri, B. No: 2013/3924, 6/1/2015).
Güç kullanma yetkisine sahip kamu görevlilerinin, davranışları nedeniyle güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan kişilere karşı fiziksel müdahalede bulunmaları, muamelenin etkisinden bağımsız olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının ihlali anlamına gelir. Zorunlu durumlarda dahi, kullanılan fiziksel güç ölçülü olmalı ve kişinin davranışlarıyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 81).
Anayasa’nın 17. maddesi, 5. maddede belirtilen “devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı hüküm ile değerlendirildiğinde, bireyin devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı ve anayasal hakları ihlal eden bir muameleye maruz kaldığına ilişkin ileri sürdüğü iddialar bakımından devletin etkili bir soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır. İddiaların kasten yapıldığı durumlarda ceza soruşturması gecikmeksizin başlatılmalı; şikâyet olmasa dahi kötü muameleye işaret eden yeterli emarelerin varlığı hâlinde resen soruşturma açılmalıdır.
Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında yürütülecek soruşturmaların etkili olabilmesi için, soruşturmayı yürüten kişilerin iddia edilen eylemi gerçekleştiren kişilerden bağımsız olması, delillerin eksiksiz şekilde toplanması, sürecin kamu denetimine açık olması ve mağdurun soruşturmaya katılımının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, soruşturma süreci makul bir özen ve süratle yürütülmeli, soruşturmanın sonuçlandırılmasında aceleci davranılmamalı ve eldeki bulgulara dayanmayan kararlar verilmemelidir (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013; Cezmi Demir ve diğerleri, Ali Rıza Özer ve diğerleri).
Sonuç olarak, Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında güvence altına alınan kötü muamele yasağı mutlak nitelikte olup, bu yasağın ihlali durumunda devletin etkili soruşturma yürütme yükümlülüğü, insan onurunun korunmasına ilişkin anayasal düzenin gereğidir. Bu yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmesi, hukuk devleti ilkesinin ve temel hakların korunmasının zorunlu sonucudur.