Nafaka Artırım Ya Da Azaltım (Uyarlama) Davaları İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?

Nafaka Hangi Hallerde Sona Erer?

Nafaka Taleplerinde Görevli Ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?

Mahkemeler, yoksulluk nafakasının toptan veya irat biçimde ödenmesine karar verebilirler. Nafaka borçlusunun, boşanma sonucu ödemesi gereken nafakayı belirli aralıklarla ödemesi hali irat şeklinde ödemeyi oluşturur. Kanunda sadece irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın arttırılmasına ya da azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Yani toptan ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakasının sonradan arttırılmasına ya da azaltılmasına karar verilemez.

İrat şeklinde ödenen yoksulluk nafakasında, tarafların gelirlerinde ve ihtiyaçlarında önemli değişikliklerin oluşması halinde açılacak davada hakim, hakkaniyet ölçüsünde nafaka miktarının arttırılmasına, azaltılmasına veyahut tamamen kaldırılmasına karar verebilir. Bu durum, anlaşmalı boşanma protokolü ile miktarı belirlenen ve hakimin onayı ile hükme bağlanan yoksulluk nafakası için de geçerlidir.

Uygulamada nafaka artırım ya da azaltım oranlarında “tarafların sosyal ve ekonomik” durumları ölçü alınır. Bu ölçü enflasyon verilerine göre hesaplanmaktadır. TÜİK tarafından yayınlanan ÜFE ve TÜFE oranları, nafakanın gelecek yıllardaki artışı için kullanılmaktadır. Nafaka alacaklısının ihtiyaçlarında ya da nafaka yükümlüsünün gelir durumunda önemli bir değişiklik olmadığı sürece bu oranlara göre nafakada değişiklik yapılmalıdır.

TARAFLARIN YOKSULLUK NAFAKASININ ARTTIRILMASINI YA DA AZALTILMASI İSTEMESİ HER ZAMAN MÜMKÜNDÜR. Yoksulluk nafakasını alan tarafın yoksulluk durumunun azalması halinde yükümlü taraf, nafakanın kaldırılmasını talep edebilir. Nafaka yükümlüsünün de ödeme gücünün nafaka ödeyemeyecek duruma gelmesi halinde nafakanın indirilmesi talep edilebilir. Nafaka miktarının yeniden uyarlanması talebinin kabulü için, zaman içindeki değişmelerin sürekli ve kalıcı nitelikte olması gerekir, geçici ve etkisi kısa sürecek durumlar değerlendirilerek nafakanın indirilmesi yahut artırılması talepleri haklı görülemez.

Yoksulluk nafakasının miktarının azaltılması nafaka yükümlüsünün mali gücünün kötüleşmesi halinde istenebilir. Ekonomik durumda kötüleşmeden bahsedebilmek için bunun önemli ve sürekli olması gerekmektedir. NAFAKA BORÇLUSUNUN EKONOMİK DURUMUNDAKİ DÜŞÜŞ: borçlu eşin işini değiştirmesi, iş yerinin gelir kaybetmesi ya da iflas etmesi, borçlunun emekli olması gibi sebeplerle meydana gelebileceği gibi, borçlunun başka bir evlilik yapması veyahut sonraki evliliğinden çocuğunun olması nedeniyle giderlerinin artması üzerine de gerçekleşebilir. Dikkat edilmelidir ki; nafaka borçlusunun çalışma imkanı olduğu halde, çalışmayıp nafakanın indirilmesini talep etmesi asla mümkün değildir. Örneğin, nafaka vermekle yükümlü olan, haklı bir sebep olmadan işinden ayrılırsa ve sırf bu nedenle nafakanın indirilmesini talep ederse artık talebi kabul edilmeyecektir.

Nafaka alacaklısının haklı görülebilir ihtiyaçlarının artması örneğin kanser hastalığına yakalanması, kiradaki evinden çıkarılması nedeniyle daha yüksek kiralı bir eve kiraya çıkmak zorunda kalması ya da sakatlık nedeniyle çalışma gücünün azalması nafakanın arttırılmasına esas olabilir. Buna karşılık yoksulluk nafakasının arttırılabilmesi için aradan geçen süre içinde nafaka borçlusunun da mali gücünde dikkate alınacak ölçüde bir artış olması gerekir, böyle bir artış yok ve borçlunun mali durumu artış yapılmasını kaldıramayacak durumda ise yoksulluk nafakasının artırılması talebi reddedilebilir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Md.176/3’e göre: “İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde, mahkeme kararıyla kaldırılır.” Eklemek isteriz ki nafakanın mahkeme kararı ile sona ermesi nedenlerinden birinin gerçekleşip, nafaka borçlusu tarafından nafakanın kaldırılmasına yönelik bir şey yapılmazsa artık ödenen nafakalar geri istenemez.  

Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi halinde ya da taraflardan birinin ölümü halinde bağlanan nafakanın bu olayın gerçekleştiği tarihten itibaren kendiliğinden kalkacağı hüküm altına alınmıştır. Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsizce hayat sürmesi hallerinde ise bağlanan nafakanın mahkeme kararı ile kalkacağı belirtilmiştir.

Nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalkması halinde yoksulluk nafakası mahkeme kararı ile kaldırılır. Yoksulluk nafakası alacaklısının mali gücünün iyileşmesi kendisine miras kalmasından, işlerinin iyileşmesinden gibi birçok sebepten kaynaklanabilir. Mali gücünün hangi nedenle iyileştiğinin önemi bulunmamaktadır. Önemli olan bu iyileşmenin önemli ve sürekli olması gerekmektedir. Ancak sırf nafaka alacaklısının ailesinin maddi gücünün iyi olduğu sebebi ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına hükmolunamaz.

Haysiyetsiz hayat sürmeden bahsedebilmek için bunun uzun süreli bir yaşam tarzı olması gerekmektedir. Haysiyetsiz yaşama örnek gösterilen davranışların kısa süreli olması halinde nafakanın kesilmemesi gerekmektedir.

Döviz cinsinden kararlaştırılan nafaka borcu, döviz kurunda önemli ölçüde değişiklik meydana gelmesi nedeniyle edimin aynen ifasının borçlu yönünden katlanılmaz hal alması ve böylece işlem temelinin çökmüş olması halinde, Türk Lirasına çevrilebilir veya indirilerek uyarlanabilir

FİYATLARIN YÜKSELMESİ NEDENİ İLE NAFAKA ALACAKLISI İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMAZ HALE GELMİŞSE YİNE NAFAKANIN ARTTIRILMASINI TALEP EDEBİLECEKTİR. Yoksulluk nafakası alacaklısının bir işte çalışıyor olması, artırım davası açması için bir engel teşkil etmemektedir. Aynı şekilde nafaka alacaklısının, sırf bir işte çalışmasının mümkün olup da çalışmaması nedeni ile aleyhinde yoksulluk nafakasının azaltılması istenemez.

Nafakanın arttırılması davasında davacı, hükmedilen nafakanın geçimine yetmediğini, davalının mali durumunun arttığını, kendisininkinin ise azaldığını kanıtlamalıdır.

Yoksulluk nafakasının azaltılması davasında ise, davacı mali gücünün nafakayı ödemeye yetmediğini, davalının mali gücünün düzeldiğini ya da kendi hayatında değişiklikler meydana geldiğini ispatlamalıdır.

Taraflar bu ispatı yaparken, işleri ile ilgili belgeleri, maaş bordrolarını, üstlerine kayıtlı bir taşınmaz var ise tapu kayıtlarını, mirasın kalması halinde veraset belgeleri gibi yoksulluğun varlığı ya da yoksulluğuna kanıt olabilecek belgeleri sunabilirler.

Yoksulluk nafakasının uyarlanması davasında, görevli mahkeme yine aile mahkemeleridir. Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Md.177’de özel bir düzenleme getirmiştir. Bu durumda nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olur. Ancak bu yetki özel yetki olmakla birlikte kesin yetki değildir. Davalı, davanın açıldığı yerdeki yerleşim yeri mahkemesinde de davasını açabilir. Yine davacı isterse davalının ikametgahı mahkemesinde de davasını açabilir.